Tarihi şapelin keşfi, İstanbul'un tarihî ve kültürel dokusunu araştıran Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay tarafından yapıldı. Yavaşçay, haritalarla yaptığı araştırmalar sonucunda bu eşsiz yapıya rastladığını söyledi ve yapıyı uzaktan dehlizleri andıran bir yapı olarak tanımladı. 

Eserin geçmişine dair kesin bilgilere henüz ulaşılamamış olsa da üzerinde yapılan incelemeler ve tarihi kaynaklar, bu şapelin Osmanlı'nın son dönemlerine ait olduğunu gösteriyor. 1912 yılına ait haritalarda "ayazma" olarak geçen bu bölge, zamanla çeşme olarak kullanılmış. Ancak bazı kişiler, buranın altında bir tünel olduğunu ve suyun bu tünelden aktığını ifade etmişler. Arkeolog Yavaşçay, keşfettiği yapıyla ilgili olarak, dünyada eşine az rastlanır bir özellik taşıdığını dile getiriyor; zira bu şapelin üç ayrı yapının birleştiği tek yer olabileceğini vurguluyor. 

Keşfedilen tarihi şapel, çoğunluğu okul bahçesinin altında kalan büyük bir kısmıyla dikkat çekiyor. Ancak yaklaşık yüzde 10'luk bir bölümü de kaldırımda gün yüzüne çıkmış durumda. Geçmişte insanların bu yapının içine girebildiği belirtiliyor ve önlem amacıyla bir demirle kapatılmış. Arkeolog Yavaşçay, bu şapelin Rumlar tarafından Osmanlı'nın son döneminde inşa edilmiş olabileceğini ifade ediyor. 

Ömer Faruk Yavaşçay, keşfedilen bu önemli tarihi yapının korunması ve günümüz seviyesine getirilmesi gerektiğini belirterek, detaylı arkeolojik kazı çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguluyor.