Bu yazıyı feministlik duygularına sahip biri olarak değil, Allah rızası için kaleme aldım… Taraflı değilim. Sahiplik sınırından uzaklaşmak ve fıtrattan çıkışın doğurduğu sonuçları yazmak istedim… hepsi bu…

Bir kız evlat olarak dünyaya gelmek kader belki…

Küçük bir çocukken efil efil saçlarınızın taranması, rugan ayakkabıların sığdığı minicik ayaklarla toprağa basmanız, kırmızı pileli etekleriniz savuştukça dizlerinizin görünmesi…

Rüyalarınızda kalır o masum sevilen kız çocuğu tablosu… Gerçi bu rüyaların rüyasını görememiş olanlar da vardır.

Daha kimliğinin farkında bile olamadan korunak bildiği erkek! onlardan  biri kocası oluverir bir anda… Umutları, yaşam sevinci hiçe sayılır bir anda… Umursamaz birileri hatta hiç kimse…

Körpe bedenini hazırlamalıdır artık bencil dünyanın bencillik ve güç konumuyla üstün kıldığı erkeğin isteklerini yerine getirmeye…

Takva libasına bürünüp peygamberi üslupla kadına bakış açısı geliştiremeyen sözde çoğu da dinini yaşayan bu güruh işlerine geldiğinde oldukça namusludurlar lakin eşlerini güzel bulmayıp televizyonda orda burda gördükleri kadınların güzelliklerinden bahsedip kadının içinde bir anafor, kendine güvensizlik  oluşturma , terkedilme veya kuma getirilme iç sıkıntısı ile baş başa bırakılmaktadırlar sonra… imkanlar genişledikçe…

Çalışan didinen çocuk doğuran kadın iyidir aslında idealdir lakin nefsi arzulara gelince iş değişir. Allah’a şikâyet edilirse beyler! Bir kadının ahıyla yüz yüze ise hangi ibadeti onu kurtarabilir ki bu nokta da…

Şu an kapitalist dünyanın haz ve hız emrine amade olmuş haline, beylerin yıpratıcı hiçe sayıcılığı değer vemeyişi ile ister istemez kendini ispat pozisyonuna girmiştir farkında olmadan… Adı ister sosyallik olsun ister ekonomik özgürlük olsun erkeğin takındığı durum ve tavırlar sonucu girdiği bu durum ondan çok şeyler kaybettirmiştir. Her ne kadar duruşunu sağlam tutma gayretinde olsa da hiç bir şey kaybettirmese bile! Yorgunluğu fıtratını aştığı için annelik duygusunu bastırmıştır. Her türlü sosyal ortam çalışma ortamı kadının kadınlık özelliğine ve anneliğine zarar verici olmamalı değil miydi, sahiplenmeli değil miydi ve ortam buna göre hazırlanmalı değil miydi?

Mümkün olmuş mudur çokta… Hayır!

Rahat yüzü görmeme pahasına girdiği bu mecra dönülmez bir sürece sürüklemiş  ‘çağın gerekliliği’ adını almasına sebep olmuştur..

Pozitif ayrımcılık çabası veren kadın derneklerinin STK’ların ne kadar başarılı oldukları da tartışılır… Ve bunların dışında sürekli tetikte kalma çabası erkeğinin gözünün dışarı kayması korkusu da zamanın ayrı sıkıntısını getirmiş, stres ve depresyon nedeni olmuştur kadında… sade güzelliğini bir tarafa bırakıp boya küpü içindeki benlik arayışı ayrı bir kavga olmuş yine kendisiyle… Sabahları bakmak istememiş aynaya! Küsmüş sade yüzüne…

İyi niyetle yaklaşan orta yaşı geçmiş ağabeyler patronlar körpe genç kızların korunak, diye rahat yaşam diye sığındığı kaleler! Eşleri olabilmiş bir de! diğer eşlere rağmen…

Haram sınırı görünmüyor gibi görünse de! Diğer eşlerin ve gerideki çocukların ruh halini günahtan saymamak ne kadar doğrudur bunu da izah edemiyorum.

Dostluk çatısıyla istifade edilmek istenenlerinde sayısı da yadırganır gibi değil. İçinde hastalık bulunan kadınlar olsa da erkeğin sadece nefsi arzuları için dostluk arkadaşlık kurmak istemi! ve meydana getirdiği yıkıntılar…

Ölümle, kovulmayla, işkenceyle, tehditle sonuçlanan nice vakalar…

Bu vebali taşıyan erkeği Allah’a şikayet ettiğimde yanlış yapmış olmuyorum  diye düşünüyorum..

Evinde yaptığı işi, çocuğa bakımı küçümseyen en kaba halini sergileyen beylerin giyimli kuşamlı makyajlı bir kadın karşısında ki kibarlığını eğilişini sana şikâyet edersem rabbim kızmasınlar bana…

El ayak nasırını anasında merhamet nişanesi görüpte eşinde bakımsızlık emaresi bilmesini şikayet edersem kızmasınlar Allah’ım…

Becerisi az olabilir bir kadının güzelliği de…Lakin onu fıtratına isyan bayrağı açmasından korumuş bir erkek ve sonuna kadar gösterdiği sevgisi ve korun/aklığın verdiği huzurla neleri fethedeceğini bilmelidir..

Sevilme ve beğenilme duygusu tatmin edilmiş kadınlar yüceltecekti bu toplumu elbet… Keşke kabul görseydi. Erkekten beklediği tek şey buydu. Diğer istemleri bu çemberde sıkışıp belki de yok olacaktı… tevazuya  dönüşecekti.

Sözümüz herkesi içermemektedir elbette…

Bir kadın hiçbir becerisi olmasa bile! Sadece anne adını taşıyan tek ulvi bir değerin taşıyıcıdır. Değer verilmeye layık bu konudaki tek özne…

Kadına güç vermek adına itilen nice çukurlar var… Debelenip dururken çıkamadığı… Nefsi arzularıyla kadını kendi özgürlüğünden koparan erkek hegemonyasını sana arz edersem kızmasınlar bana Allah’ım…

Hayatı bu sanan yeni nesil genç kızlarımız için esefleniyorsam şeref ve itibarlarını kaybetmelerinden korkuyorsam bu rızana ters düşmenin ezikliğidir Rabbim… hem toplumun ifsada gidişi, cinayet tecavüz doyumsuzluk güvensizlik öfke sevgisizlik ruhuyla oluşan yaşamların verdiği negatif enerjilerle kirlendiğimiz için…üzülüyorum….hem de çok…

Nilüfer Aktaş