Bu hafta ne yazayım diye düşünürken sık sık ziyaret ettiğim ama bu defa ziyaretini aksattığım Nursel teyzem geldi aklıma. Bir uğrayayım dedim. Nursel teyze kendi halinde çamaşırhanesi olan memleket sevdalısı bir teyzemiz.

Gittiğimde gazetesini okuyordu. Ama bu defa düşünceliydi, alışkın değildim bu haline sormadan edemedim.

-Teyzecim çok düşünceli gördüm seni hayırdır inşallah

-kızım sen yazıyordun değil mi?

-evet teyzecim yazıyorum

- yaz kızım, Ne olur yaz, Allah rızası için yaz…

Bu cümleler önce beynime sonrada yüreğime isabet etti. Anladım mevzu derindi. Anlatmasını bekledim ve çok geçmeden anlatmaya başladı.


-sabah köşede ki kafeye Selma hanımı görmeye gittim. kafede tam köşede üç tane adam ve yanlarında 18-19 yaşlarında üç tane Suriyeli kız çocuğu vardı. Adamların niyeti zaten belliydi ve kendi kültürlerinden tamamen kopmuş kendini kaybetmiş yepyeni bir kültürü benimsemiş o kız çocuklarının düştüğü bu durumu yüreğim kaldırmadı. Kendi evlatlarım geldi aklıma sizler geldiniz aklıma o yüzden huzursuzum. Evet haklıydı Nursel teyzem sadece Suriyeli kız çocukları için değil toplum olarak içine düştüğümüz bu ahlaki çöküntü için üzülmeliydik.

Dejenerasyon dediğimiz şey toplumda meydana gelen yozlaşma, bozulmadır ve bu bozulmanın merkezinde Avrupai bir hayat yaşama isteği yatar. Zaten hiçbir zaman ilminden faydalanmayı akıl etmiyoruz sadece yaşantı biçimini benimsiyoruz. 1980 yılı ve sonrası çocuk sahibi olan ebeveynlerin “biz yapamadık, onlar yapsın “ mantalitesi gütmeye başlaması da bu süreci kaçınılmaz kılmıştır. Ahlaki çöküntünün hız kazandığı günümüzde aileni ve kendini kurtarmak yetmiyor. Çevreye ve topluma da sahip çıkmak gerekiyor. Çünkü eğer sahip çıkmazsak temelinde inançsızlığın olduğu, amacı olmayan, başıboş, ahlaki değerleri tamamen ortadan kaldırılmış bir toplum yapısı meydana gelecektir.

Yine bu yapının dünya da bilinçli bir şekilde ayakta tutulmaya çalışıldığı da bir gerçektir. Bazı gazete ve televizyon kanalları bu ahlaksız yapıyı Modernizm ve Çağdaşlık adı altında kamufle edip servis ediyor, vahim olansa insanımızın hiçbir fikir mücadelesi vermeden reklam piyasasının sunduğu bu ürünleri kabul etmesidir.

Uzun lafın kısası bu konularda tüm algılarımızın açık olması gerekiyor çünkü; mesele memleket meselesidir.

Saygı ve selamlarımla…
                                                                                     
EMİNE TANRIKULU