Ortalık karışır, kan gövdeyi götürür görünürde kimse yoktur. Olaylar sakinleşir, sular durulur sahneye birileri çıkar. O görkemli duruşuyla bir beyefendi mikrofonu eline alır. Artık basın açıklaması vakti gelmiştir. Belki de bu defa kınayacaklardır. Evet sizde tanıyorsunuz onları, tam olarak BM(Birleşmiş Milletlerden) den bahsediyorum.

Normalde devletlerin vatandaşlarını katliam, açlık gibi felaketlere karşı yükümlülüğü olduğu, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde sorumluluğun uluslararası camiaya geçmesi ve uluslararası platformda değerlendirilmesi gerekiyor. Bu durumda devreye uluslararası barışı ve adaleti sağlamak amacıyla kurulan bir örgüt olan BM(birleşmiş milletler) giriyor.

Garip olan dünya ve bölgesel barışı sağlamak amacıyla kurulan bu teşkilatın barışa hiçbir katkı sağlayamıyor olmasıdır.

Sokaklar kan koksa da, binalar yerle bir olsa da, an be an patlamalar olsa da, iş yerleri kapansa da, yaralılar ve ölüler olsa da BM hala görmüyor, duymuyor ve konuşmuyor yani üç maymunu oynuyor. Ülkelerde İç savaş ve etnik temizlik olduğu zaman bile susan bir teşkilattan bahsediyorum.

Yine İsrail-Filistin savaşlarında BM’nin İsrail adına aldığı sayısız kararın hiç biri hayata geçmemiş, adı sert olan bu kınamaların hiçbir hükmü de olmamıştır. Buradan şu sonuç çıkıyor Filistin halkı kendi kaderiyle baş başa bırakılıyor ve ölüme terk ediliyor.

Yine Mısır, Arakan, Doğu Türkistan, Burma …vs gibi demokrasinin bir türlü yeşermediği, kendi kaderleriyle baş başa bırakılan yerlerden sadece bazıları.

Buna şaşırmamak gerekiyor çünkü; Milletler Cemiyetinde olduğu gibi BM de sömürge etkisiyle çıkan savaşlar sonunda galip gelen devletler tarafından kurulmuştur. Dolayısı ile bu teşkilatın dünya barışını ve uluslararası hukuku sağlamasını beklemek ahmaklık olur. Kurdukları bu teşkilat da bir işbirliği organı niteliğindedir.

Yani yapmış oldukları işleri demokrasi, hak, hukuk gibi kılıflar uydurarak bir nevi yapılanları meşrulaştırmak için ortak hareket ettikleri bir mekanizma kurmuşlar. Bu mekanizmada da politika bellidir. ”Güçlünün zayıfı ezme “politikasıdır.

Yani anlayacağınız ya onların belirlediği kurallar çerçevesinde yaşayacaksınız ya da sömürgeleri olmaya mahkum olacaksınız.

Saygı ve selamlarımla…

EMİNE TANRIKULU