‘Adamlık cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesidir.’ Gayet manidar bir o kadar raconluk bir cümle. Şahsiyet kıymetli şahsiyet meselesi önemlidir.  TDK ’ya göre şahsiyet Arapça kökenli bir kelime iki anlamı var.  Birincisi:Kişi. ikinci anlamına gelmeden önce şu soruyu sormadan edemiyorum; Şahsiyet sadece insana mahsus mudur? İşte tam da bu noktada TDK imdadıma yetişiyor: ‘şahsiyet’ kelimesinin bir diğer anlamı da belirgin özellik. Buradan çıkarılıyor ki şahsiyet sadece insana özgü değildir. Hayvanların, bitkilerin ve dahi cümle kâinatın şahsiyeti vardır. Tüm saydıklarımın hepsi ayrı ayrı birer yazı konusu ben bu yazıda kelimeler üzerinde duracağım. Çünkü içinde bulunduğumuz dönemde bilhassa kelimelerin şahsiyetleri ile oynandığı kanaatindeyim.

Evet, kelimelerinde bir şahsiyeti var.Birkaç örnekle konuyu detaylandıralım;

Barış

Bugünlerde ağızlara sakız olmuş çoğunlukla siyasi çevreler tarafından kullanılan kelimeye rağmen söylem ile eylem birbirini tutmuyor ve her geçen gün toprağa bir can daha düşüyor, terör tırmanıyor hal böyle iken dillerden düşmeyen barış kelimesi havada kalıyor. Bu da gösteriyor ki bu günlerde barış kelimesinin şahsiyetiyle oynanıyor. İçki için şişede durduğu gibi durmuyor derler. Barış kelimesi de sözlükte durduğu gibi durmuyor. Bizde,barışkelimesini dillerinden düşürmedikleri halde terörü tırmandıranlara sesleniyoruz; ‘Dillerinizden  ‘barış’ kelimesini düşürün ve barış kelimesi sözlükte durduğu gibi dursun. Barışı şahsiyetsizleştirene yazıklar olsun….

‘Dost ve Dostluk’

Günlük hayatımızda aynı manada kullandığımız fakat içerdiği anlam itibariyle farklılık barındıran kelimeler vardır. İşte bu kelimelerden biridir dost. Gündelik hayatta arkadaş yerine de kullanılıyor fakat dost ayrı arkadaş ayrıdır. Teknik anlamdan öte manen ‘arkadaş’ ve ‘dost’ kelimeleri farklıdır. Kısaca özetleyecek olursak: ‘Her dost arkadaş olabilir fakat her arkadaş dost olamaz.’

Bundan ötürü dost kıymetli, dostluk önemlidir. Dostluğun bir şahsiyeti vardır. İnsan dostunda kendini bulur. Dost dosta aynadır. Dostluk şahsiyetli insanların işidir. Şahsiyetsiz insanlar dostluğun şahsiyetine leke getirir. İçinde bulunduğumuz dönemde gerçek manada dost ara ki bulasın. Yine de şükürler olsun dostlarımız yok değil.

Dostluğu, dostu yolda bırakanlara sesleniyoruz:
‘Geçti dost kervanı eyleme beni.’

‘Vefa’

Vefa, TDK ’ya göre ‘sevgiyi sürdürme ve dostluk bağlılığı’ demek. Vefa genelde insani özelde islami bir haslet olmak durumunda. Olmak durumunda diyorum çünkü bazı insanlar bu hasleti koruyamıyor ve ortaya kitaplara, şiirlere, türkülere malzeme olmuş ‘vefasız’ insan tipi çıkıyor. Dostluğu, sevgiyi devam ettiremeyen vefasız oluyor. İşte tamda bu noktada vefanın şahsiyetiyle oynanıyor. Vefanın şahsiyetiyle oynayan vefasızlara sesleniyoruz:
‘Vefasızın meclisinde bade içilmez.’
Ziya Paşa

‘Aşk’

Aşk, ulvi bir duygudur ve layıkıyla yaşanmalıdır. Aşkı layıkıyla yaşamakta onun izzetini korumaktan geçer. Aşkın izzetini koruyamayan aşkın şahsiyetiyle oynamış demektir.

Aşkta iki yönlü bir şahsiyet meselesi vardır. Şöyle ki;
Birincisi bizatihi aşkın kendi şahsiyetidir. İkincisi Aşkın öznesi durumundaki insanların şahsiyetidir. Şunu söyleyebiliriz aşk için şahsiyet şart..

Aşk insanoğlu var olduğundan beri vardı hatta önce aşk vardı.

Aşk şaire şiir oldu.
Mimara ilham oldu eser ortaya çıktı.
Aşk ile yazdı yazacağı olan.

Aşk gönülleri titretti yavuz padişaha dahi şu dizeleri yazdırdı:
‘Şirler pençe-i kahrımdan olurken lerzan,
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek.’

Aşk kıymetlidir. Aşkın şahsiyetiyle oynayanlara Aşk olsun vesselam…