Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Çözüm süreci konusunda söylentilere, dedikodulara, şehir efsanelerine asla ve asla itibar etmeyin. Bu işin çerçevesi bellidir, sınırları bellidir, marjı bellidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Congresium’daki 4. Esnaf ve Sanatkarlar Şurası’nın açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında çözüm sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, bu süreçte esnaf ve sanatkarların çok kritik ve hayati bir yerde durduğunu vurguladı. Teröre en fazla bedel ödeyen kesimler arasında esnaf ve sanatkarların bulunduğunu belirten Erdoğan, batıda, kuzeyde ve güneyde terörün ekonomi üzerindeki olumsuz etkisine bedel ödenirken, doğu ve güneydoğuda bunlara ek olarak haraç, kepenk kapatma, yoksulluk ve göç nedeniyle bedeller ödendiğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecinin anne babalar kadar bölgedeki esnafı ve sanatkarı da umutlandırdığını ifade ederek, dükkanları yakılıp yıkılan nice esnafın bulunduğunu, bu esnafa hükümetin gerekli desteği verdiğini ve vermeye de devam edeceğine inandığını kaydetti. Son 1.5 yıldır tüm sabotaj girişimlerine rağmen muhafaza edilen çözüm sürecinin esnafın da huzur ve güven ortamını teneffüs etmesini sağladığını anlatan Erdoğan, 6-7 Ekim olaylarının yeni bir kışkırtma, tahrik olarak ortaya çıktığının altını çizdi.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN MARJI BELLİ"
Bütün bunlara rağmen bunu bu şekilde muhafaza edeceklerin en başta esnaf ve sanatkarlar olacağına inandığını söyleyen Erdoğan, esnaf ve sanatkarlar arasında Kürt, Türk, Arap ayrımı bulunmadığını, çünkü onların Ahi ve kardeş olduğunu söyledi. Esnaf ve sanatkarların ahilik hukukunu, ahlakını muhafaza ederek terörün oyununu bozacaklarına da gönülden inandığını vurgulayan Erdoğan, "Çözümü süreci konusunda söylentilere, dedikodulara, şehir efsanelerine asla ve asla itibar etmeyin. Bu işin çerçevesi bellidir, sınırları bellidir, marjı bellidir. Bu bir pazarlık süreci değildir, bu bir taviz süreci, bir alma verme süreci asla değildir. Her zaman söyledim, silahlar bir kenara konulacak, ne mesele varsa konuşarak, uzlaşarak, siyaset zemininde çözüme kavuşacak. Bunun dışında hiçbir yola, hiçbir yönteme Türkiye Cumhuriyeti asla fırsat vermez, zemin vermez, imkan da vermez" dedi.
Ne terör tehdidinin ne sokakları karıştırma tehdidinin ne de işlenen barbarca cinayetlerin Türkiye’nin istikamet çizgisini zedelemeyeceğine dikkati çeken Erdoğan, şu anda hazırlanan yargı ve güvenlik paketlerinin uygulamaya girdikten sonra bu durumun çok daha farklı bir güvence altına alınacağını belirtti.

"77 MİLYONU MEMNUN ETMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK"
"Biz birilerini memnun etmek için, birilerini tatmin etmek için değil 77 milyonun huzurunu, barışını, kardeşliğini sağlamak için bu yola çıktık" diye konuşan Erdoğan, "Şımarıklığa, başıbozukluğa da bizim tahammülümüz olmaz. Kobani bahanesiyle sokağa çıktılar, üstelik de hemen tamamı Kürt olmak üzere 50’ye yakın kardeşimizi barbarca, vahşice katlettiler. İçinde hemen hiç sivil bulunmayan bir kasaba için 200 bin insan zaten bizim ülkemize gelmiş. Orada 2 bin savaşçı var. Sokakları ateşe verenler şu anda Halep gibi büyük bir şehrin karşı karşıya kaldığı tehlikeyi dikkat edin hiç gündeme getiriyorlar mı? Halbuki ekonomi orada, tarih orada, kültür orada, medeniyet orada. Hiç gündeme getiriyorlar mı? Niye? Halep’teki insan değil mi? Halep’teki can değil mi? Cevabı belli. Üst akıl Halep’i önemsemiyorsa taşeron akıl da önemsemiyor. Bunlar taşeron. Esed barbarlığı altında 300 bin insanın katline seyirci kaldılar hatta Esed’in barbarlığına destek verdiler, şimdi Kobani üzerinden güya vicdan şovu yapmaya çalışıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

"SONU GELMEYEN YERSİZ, TUTARSIZ İSTEKLERE MİLLETİMİZİN TAHAMMÜLÜ YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Herkes bilsin. Biz, bizim meselemizi üst akılla ya da üst aklın taşeronlarıyla değil, milletimizle beraber çözüyoruz. Bu çözümde yer almak isteyene, katkı sunmak isteyene her kim olursa olsun süreçte yer vardır. Ama üst aklın esaretinde, farklı niyetlerin içine girenlere, sabotaj peşinde, terör ve tehdit peşinde koşanlara da önce millet ardından devlet gereken cevabı verir. Şımarıklığa, özellikle de başıbozukluğa, fırsatçılığa, sonu gelmeyen yersiz, tutarsız isteklere milletimizin tahammülü yoktur" dedi.

"ALLAH ALLAH’ DİYE ZİKREDİYORLAR"
Selçuklu ve Osmanlı döneminde bakırcıların yaptıkları işe, vurdukları çekice bile bir derin anlam yüklediklerini dile getiren Erdoğan, "Tak tak diye ses çıkarken, bakırcının gönlünden dilinden ’Allah Allah’ diye zikir dökülüyor. Keçeciler yünü vücutlarına vurdukça ’Allah Allah’ diye hakkı zikrediyorlar. İşte böyle bir ruh var. Medeniyet var. Elini açık tut, kapını açık tut, sofranı açık tut. Elini bağlı tut, dilini bağlı tut, belini bağlı tut. İşte böyle bir teşkilata, böyle bir geleneğe, zihniyete sahip olmak bizim için milletimiz için inanın eşi bulunmaz bir talihtir" diye konuştu.
Erdoğan, "Böyle bir esnaf ve sanatkar camiasına sahip olmak geleceğimiz adına da iftihar vesilesidir. Rabbim bu milleti ekmeksiz susuz havasız vatansız bırakmasın. Ama onlar kadar böyle güzel bir esnaf geleneğinden, böyle güzel bir camiadan, cemiyetten de inşallah mahrum bırakmasın" dedi.

"ESNAF AYAKTA DURDUKÇA BU DEVLET AYAKTA KALIR"
"Esnaf yaşadıkça bu millet yaşar" diyen Erdoğan, "Esnaf ayakta durdukça bu devlet ayakta kalır. İşte onun için esnafın acımasız ve ahlaksız iktisadi anlayışın altında ezilmesine hep birlikte karşı çıkacağız. Esnaf ahlakını dışlayan değil, onu çürüten değil, esnaf ahlakıyla yoğrulmuş yeni bir anlayışı hem ülkemize hem dünya idrakine söyletmek durumundayız" şeklinde konuştu.

"YAN GELİP YATANLAR VARSIN YATSINLAR"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ahi ne demektir biliyor musunuz? Ahi Dicle’nin kenarındaki koyunu kendisine dert edindiği kadar Nil ve Tuna’nın kenarındakini de kendine dert edinendir. Bizim esnafımızın ufku hiçbir zaman dükkanının önü olmamıştır. Bizim insanımızın ufku hiçbir zaman sokağının, mahallesinin sınırı olmamıştır. Bizim devlet olarak, ülke ve millet olarak, ufkumuz hiçbir zaman başkentlerin, devlet binalarının içine hapsolmamıştır. Devlet dairelerinde oturup siyasi parti genel merkezlerinde oturup, semtindeki gerçeklerden dahi haberi olmayan bir bürokrat, bir siyasetçi, bir idareci anlayışı Türkiye’yi büyütemez ve büyütememiştir. Bakın bazılarının işi gerçekten çok kolaydır, Ankara’da ofisinde oturacaksın, nerede iş yapılıyorsa onu kıyasıya eleştireceksin. Ekonomiyi eleştir, demokrasiyi, çözüm sürecini, Suriye, Irak politikasını eleştir. Hazreti Mevlana ne diyor; ’Pergel gibi bir ayağın burada, merkezde olacak diğer ayağınla alemleri gezeceksin.’ Biz de bunu maalesef yanlış anlayıp iki ayağını merkeze sabitleyip, oradan her konuda ahkam kesenler var. Hiçbir sorumluluk almadan, hiçbir riskin altına girmeden adeta parmağını dahi kıpırdatmadan yan gelip yatan, yattığı yerden de önüne gelene çamur atan bir zihniyet maalesef var. Yan gelip yatanlar varsın yatmaya devam etsinler ama biz bürokratın, teknotratın, Meclis’in, hükümetin, bakanların sürekli koşturmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanı bu noktada asla istisna değildir. Koşan koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı istiyor, böyle bir cumhurbaşkanı olmanın gayretini, mücadelesini veriyoruz. Siyasetin tüm taraflarından bizim arzumuz, beklentimiz de budur. Oturduğu yerden, yattığı yerden her yapılanı eleştiren, her yapılandan şikayet eden, millete değil uluslararası çevrelere, uluslararası medyaya servis yapan bir siyaset, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üreten bir siyaset olamaz. Millet, devlet, siyaset, esnaf, sanayici, işçi, memur. Herkes ele ele verecek, herkes ter akıtacak ve Türkiye bu sayede istikrarla büyümesini idame ettirecek."

"GALATAPORT OLAYINDA YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI"
"Öyle bir yargı düşünün ki ihalesi iki yıl önce bitmiş bir Galataport olayında, bakıyorsunuz ihaleyi yürütmeyi durdurma kararı vermiş. İş bitmiş, adam ödemesine başlamış. Uluslararası projeler üretiyor. Bu işin inşaatı başlayacak" diye konuşan Erdoğan, "Bu nasıl bir vatanseverliktir, nasıl bir milliyetperverliktir? Cumhurbaşkanının ’ihanet-i vataniye’ diye bir suçu var. Peki yargıcın nesi var? O neyle yargılanacak?" dedi.
"Biz ülkeyi nasıl uçuracağız, bunu düşünüyoruz, bunu konuşuyoruz, beyler yürütmeyi durdurma kararı veriyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, devamlı. Dert başka. Bu noktada izan arıyoruz. Bu meseleyi çözmemiz lazım. Belli bir nazarla olaylara bakamazsınız. Hakikat gözlüğüyle bakmaya mecbursunuz. Onun için adalet arıyorum, adalet. Buna mecburuz. Bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Yani burada, bu milletin menfaatlerini, bu vatanın menfaatlerini görmeyenlere karşı inanın ahımız çok ağırdır" açıklamasında bulundu.
Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu’ndan (MGK) aldıkları tavsiye kararının sıradan bir karar olmadığını belirterek, "Legal görüntü altında illegal faaliyetlerle ulusal güvenliğimizi tehdit eden tüm unsurlara karşı bu mücadele sürecek. Nitekim Bakanlar Kurulu da kararını almıştır. Bugünden geriye dönüş Allah’ın izniyle olmayacak. İnşallah her zaman ileriye bakacak, her zaman ve birlikte ileriye yürüyeceğiz. Türkiye’nin uçması lazım" diye konuştu.

"BİZİ DIŞARIDAN BİTİREMEZLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizi dışarıdan bitiremezler, bizi ancak içeriden bitirirler. İşte bunlara karşı tavrımız farklı olmalı" dedi.
Son 1 yıl içinde esnaflarla buluşmasında paralel yapı ve çözüm süreci olmak üzere iki önemli hususa dikkatleri çektiğini hatırlatan Erdoğan, "Paralel yapının, esnafımız ve sanatkarımıza nasıl musallat olduğunu, kimi zaman gönüllü olarak ama çoğu zaman şantajla, kumpasla, baskıyla esnaf ve sanatkarımızı sömürdüğünü bugün artık çok daha net olarak gördük ve görüyoruz" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Paralel yapıyla ilgili olarak gerek yurt içinde, gerek yurt dışında yaptığımız son derece isabetli uyarılar, bakıyoruz, paralel yapının bazı müttefiklerini, bazı yol arkadaşlarını da rahatsız ediyor. Bütün cesaret çağrılarımıza rağmen maalesef şantajın bazı siyasiler üzerinde hala etkili olduğunu görmek de açıkçası bizi üzüyor" dedi.

"AFRİKALI DOST VE KARDEŞLERİMİZİ BU SİNSİ YAPI HAKKINDA UYARMAK BİZİM TABİİ VAZİFEMİZ"
Ekvator Ginesi’ndeki Türkiye-Afrika 2. Ortaklık Zirvesi’nde Afrikalı dost ve kardeşlerine yaptığı uyarıların birilerini rahatsız ettiğini söyleyen Erdoğan, "Afrikalı dost ve kardeşlerimizi bu sinsi yapı hakkında uyarmak bizim tabii vazifemizdir ve hakkımızdır. Zira farklı maskeler altında bir misyoner ve ajan tavrıyla bu yapının Afrika’da faaliyet göstermesi, ülkemiz adına da dost ve kardeş ülkeler adına da ciddi bir tehdittir. Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden bu yapıyla mücadelemiz, milletimizin de verdiği yetki uyarınca hız kesmeden devam edecek. Esnaf ve sanatkar kardeşimin de bu mücadeleye omuz verdiğini, destek verdiğini biliyorum ve her birinize bu manada da teşekkür ediyorum" açıklamasında bulundu.
Esnafın eli, kapısı, sofrasının her daim açık olacağını belirten Erdoğan, "Ancak sadakası ve zekatı inşallah yanlış ellere değil, gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşmaya devam edecek. Bir yanlış örnek, bütün güzellikleri örtmez" diye konuştu.
Erdoğan, "Ülkemizde hamdolsun, öğrencilere samimiyetle el uzatan, yoksulların elini karşılıksız tutan, gençlere milli ve manevi değerleri hiçbir karşılık beklemeden aktaran nice dernek var, vakıf var, nice teşekkül var. 780 bin kilometrekare içinde bu ülkenin gerçek gönül mimarlarına, elinizi, kapınızı ve sofranızı her daim açık tutacağınıza yürekten inanıyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıyla milletin verdiği yetkiyle mücadelenin hız kesmeden devam edeceğini vurguladı.
(İHA)