Tarih milletlerin aynasıdır. Bir milletin toplumsal, ekonomik, kültürel bir çok özelliğini yani geçmişini geleceğe yansıtan bir saha, bu sebeple tarihini bilmeyen kendini bilmez, kendini bilmeyen de geleceğe yön veremez. Milletler nezdinde tarih bu denli önemli iken kendi tarihimize yani kodlarımıza bakmamız gerekmektedir. Tarihimiz her alanda şanlı ve muazzam örneklerle doludur. En büyük örnekliği de hiç şüphesiz birlik, beraberlik şuurunda göstermiştir. Bu coğrafyada yaşayan birçok milletten sayısız insan kadim bir medeniyetin çatısı altında müreffeh bir yaşam ve aziz bir gaye için yüzyıllarca birlikte ve beraberce yaşamışlar. Birliğe, refaha ve huzura garantör olmuşlardır. İstanbul’un fethi sırasında Grandük Notoras’ın, “Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz. ”sözü ve yine Fatih Sultan Mehmet’in, ” Ben Fatih Sultan Han, Bütün dünyaya ilân ediyorum Ki; Kendilerine Bu Padişah Fermanı Verilen Bosnalı Fransiskenler Himâyem Altındadır”. Diye başlayan Bosna fermanı buna örnektir. Evet Osmanlı dünyaya insaniyeti, medeniyeti birlik ve beraberliği öğreten devlet. Birliğin, dirliğin kardeşliğin, omuz omuza çarpışmanın en büyük örneklerindendir Osmanlı. İşte O cihanşümul devletin birlik ve beraberlikte en muazzam örneklerinden biri olan Çanakkale zaferinden bahsetmezsem yazımın eksik kalacağını zannediyorum. Çanakkale de kazanılan zafer birliğin zaferidir. Çanakkale destanı şairin “Yedi iklimi cihanın duruyor karşısında ousturalyayla beraber bakıyorsun kanada. ”dizesinde kaleme aldığı gibi yedi düvele karşı, İslam coğrafyasından nice insanın birlikte kazandığı zafer. Tauna da zul olan bu rezil istilayı birlikte ve birlikle def eden nice insan. Evet farklı farklı bölgelerden insanlar peygamber sancağını, İslam’ın izzetini muhafaza etmek için toplanmışlar ve tabiri caizse o günün devlerine karşı büyük bir zafer kazanarak tüm dünyaya birlik ve beraberlik dersi vermişlerdir. Çanakkale destanı nice kardeşin, kocanın, nişanlının, babanın ve dahi anaların destanıdır. Çanakkale de bir birlik ve beraberlik ağacı dikildi, nice şehitlerin kanları ile sulandı ve vatan meyvesi kazanıldı. Bu birlik, beraberliğin en büyük göstergesi de hiç şüphesiz Çanakkale Şehitler mezarlığındaki Musullu, Kerküklü, Halepli, Şamlı, Bağdatlı, Bosnalı, Diyarbakırlı, Edirneli şehitlerin mezar taşları. İşte bu mezar taşları özelde Anadolu coğrafyasında ki genelde İslam coğrafyasında ki birlik, beraberliğin, Müslümanların izzetinin ve iman kudretinin bozulmaz mührüdür. Dil, renk ve milliyet farkı gözetmeksizin bir olup zafere ulaşan bu insanlar “Birlikten kuvvet doğar” sözünün tasdikçileridir. Allah, birlik, beraberlik ve dirlik için serden geçen tüm şehitlerimize rahmet eylesin. Yukarıda bahsettiğim Çanakkale destanı aziz tarihimizde yer alan nice örneklerden sadece biri. Yazının başında da dile getirdiğim gibi tarihini bilmeyen kendini bilemez, kendini bilmeyen de geleceğine yön veremez. İşte tam bu noktada bizler günümüzde birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Bu farkındalığın ileri ki aşaması olarak tarihimizden aldığımız bu büyük birlik mirasını beraberlik ve kardeşliğin yeniden ihyasında bir sıçrama tahtası olarak kullanmalıyız. Bu bizlere yeni ve farklı bir ivme kazandıracaktır. Bizler biliyoruz ki şu içerisinde bulunduğumuz zaman içerisinde kadim medeniyetin torunları yeniden ayağa kalkmaya çalışmaktadır. Bu doğrulma sürecinde en önemli nokta, ”Kardeşliğin ihyası elzemdir. ” Düsturu olmuştur, olmalıdır. İşte tam da bu noktada şu çağrıyı yapmalıyız;

Gelin birlik olalım,
El ele tutuşalım,
Sevgiyle buluşalım,
Dirilişin vakti geldi.

Umulur ki bu birlik, beraberlik, kardeşlik ve diriliş çağrısı fert fert her sine de yankı bulur ve her vicdana nakış gibi işlenir. Toplum olarak yek vücut birlik hareketinde bulunmamız gerekmektedir. Kulaktan kulağa fısıldamayı bırakıp, haykırmaya başlamamız ecdadın ektiği birlik tohumunu yeşertmeliyiz. Çünkü Milli şairimiz Mehmet Akif’in de belirttiği gibi,

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. ”

Evet birlik ve beraberlik ihya edilebilirse yeniden büyük bir medeniyetin hayat bulması kaçınılmaz olacaktır.