Allah dünyayı sevgi üzerine kurmuş ama insanların büyük bir kesiminin sevgiyi yaşamak bir yana, sevgiden söz ettiğini işitiyor musunuz?  Dünya adeta bir nefret topu haline gelmiş. Ekmek parası, hayat şartları gibi sebeplerle insanlar, küreselleşen dünyada oradan oraya savruluyorlar.
 
Genelde tartışıyorlar; ailede tartışma, toplumda tartışma, ülke genelinde tartışma, ülkeler arası tartışma. Saldırı, fitne, etrafa nefret saçma, hep nefret dolu, hep kin dolu cümleler, hep siyaset, hep öfke. Oysa kin ve nefret yerine sevgi olmalı. Ama insanların dilleri kilitlenmiş, konuşamıyorlar... Olmuyor; aşkı, sevgiyi, şefkat ve merhameti anlatamıyorlar. Allah, niyetlerine binaen onlara sevgiden bahsetmeyi nasip etmiyor.
 
Ahir Zaman’ın en büyük belâsı sevgisizliktir. Bugün insanların yitirdiği en önemli duygu budur; ruhları boşalmıştır insanların ve bu en büyük nimetin kaybıdır.
 
İnsanlar sevgiyi yaşamadıkları için Allah huzuru, dostluğu ve kardeşliği yaşamaya da izin vermiyor. Yeryüzünü bugünkü kaos ortamına getiren; kin, nefret ve sevgisizliktir.
 
En yakın örnek Filistin’de yaşananlar. Sevgisizlik, kırk yıldır o bölgeyi harabe haline getirdi. Tıpkı insanların kalpleri gibi…
 
Sevgi, dostluk ve kardeşlik esas alınsaydı, Filistin böyle parça parça olmazdı. Adım adım erimezdi. Aynı şekilde kinle, nefretle, düşmanlıkla, kavga ve savaşla devam edilirse, Filistin gözlerimizin önünde iyice yok olacak.
 
Aynı peygamberin soyundan iki ayrı halk. Yaşadıkları topraklarda, amaçları hep sevgiyi yaymak olan peygamberlerin izleri var; halâ soğumamış. Ve Allah'ın arzı çok geniş, herkese yetecek yer var. Ancak herkesin gözü, bir diğerinin sınırında. Sebep; sevgisizlik. İnsan sevgi ve şefkatle yaklaşabilse, karşılığında da sevgi ve şefkat görür oysa.
 
Her iki kesimde de vicdanlı insanlar sevgiye, barışa çağrıda bulunuyorlar ancak sesleri cılız çıkıyor; sayıları az.
 
Gerçek anlamda Allah sevgisi yaşanmadığında vicdanlar ölüyor; şefkat, merhamet, sabır olmuyor, mutluluk olmuyor. Materyalist kafayla sevgisizliğin, bencilliğin acısı en şiddetli şekilde yaşanıyor.
 
Bir olan Allah’a iman eden, samimi, vicdanlı ve sağduyulu Hıristiyan, Musevi ve Müslümanların sorumluluğu kötülüklerle mücadeledir; kötülere karşı birlik olmak, yardımlaşmaktır. Sevgi, saygı, şefkat, merhamet, anlayış, hoşgörü ve iş birliği prensipleri temeli üzerinde yükselen birliktelik, yeryüzündeki zulme tek çözümdür.

Anlaşmazlıklar ve problemler baskı ve şiddet yoluyla çözülemez. Aksi görüşte olup,  baskıcı ve despot uygulamalarıyla insanlara zulmeden kişi, grup ya da devletler, zulümlerini meşrulaştırmaya çalışırken, güzel ahlâklı insanların iş birliği yap-a-maması insanlığı kayba götürür.

Çatışmaya, kavgaya ve savaşlara sürükleyen sebeplerin ortadan kalkmasına vesile olmak için birlik olmak zorunludur. Birbirimizi sevmemiz zorunludur. Mazlumu korumak zorunludur. Farklılıklar renktir, çatışma sebebi değildir. Bir olan ‘kelime’de birleşelim, beraberliğimizi o ortak inanç üzerine kuralım. Tevrat da, İncil de, Kur’an da “öldürmeyeceksin!” der çünkü.
 
Dileklerim ütopya gibi gelebilir belki. Ama Allah sebeplerden münezzehtir; kendi öngörümüzle en imkânsız gördüğümüz ‘şey’i, O, sebeplere bağlı olmadan yaratmaya kadirdir. Sebeplere bağlı yaşayan bizleriz. Sebeplere takılmamak, sebeplere sadece sarılmak doğru olandır.
 
“Göz açıp-kapama süresi” kadar kısacık şu dünya hayatında her şey istediğimiz gibi de olsa, tümünün sonu gelecek, vakit geldiğinde ölüm tadılacak. Eğitim mekânı olan dünyada en güzel ahlâkı, en derin sevgiyi yaşamaya, ahlâkımızı güzelleştirmeye, anlayışımızı derinleştirmeye, dolayısıyla cennet ehlinin özelliklerine dünyadayken sahip olmaya çalışalım. Gerçek sevgi vefa, sadakat, fedakârlık ve samimiyet gerektirir. Kin, nefret ve düşmanlık nefse kolay gelir. Sussun nefsimiz, vicdanımız daha geveze olsun; biz onu dinleyelim. Sevgi sanattır; o sanatı öğrenelim ve en önemlisi yaşayalım.
 
“Bütün kâinatın mayası muhabbettir” diyor Üstad. Dünyaya sevgi hâkim olmalı; kin ve nefret değil. Allah dünyayı sevgi üzerine yarattı. Biz kullarından istediği de sevgi. Sevginin en önemli yanı, her yanda olması; Allah’ın Vedud ismi, kâinatın her santimetrekaresinde tecelli ediyor çünkü. O sevgi kalpte yoksa, dünyanın da bir anlamı yoktur.
 
Ne zaman ki şefkat kötülüklere savaş açar, merhamet zulmü kovar, sevgi zulmü yener; o zaman dünyanın tüm pisliklerinden arınır, gerçek dostluk, huzur ve barışı tadarız.
 
“Elim büyür mü anne?” diye soruyordu yaralı bir Filistin’li çocuk.
 
Elin büyümez belki çocuğum ama istenirse kalpler büyür; ‘yumruk’ büyüklüğündeki o kalbe, kâinat kadar sevgi sığar.