Sağlam duvarlar beklemiyorum sizden
kurşun geçirmeyen...
Çok şey de istemiyorum
Sıkıştırmayın kuyruklarını kapılarda
kuyruklu yıldızların
Ve ayın gülümsemesini
almayın çehrelerden...
Sararsın ama!
bozarmasın güneş...
Ve yetişsin ellerimiz
ağaçların en tepesine
Gelinciklerden gelinler yapsın çocuklar
Sonra
Sonra! papatyalar beyaz kalsın
Hepsi bu
Bir şiirimle başlamak yüreğimin kavruluşuna bir mealdir.
Çıktığımız yol vicdanlara yürüyüştü aslında. Temiz yüreklerin topluma kattığı sevgi tohumuydu bu adım.
Sevdası olmayanlar, hayalleri yürüyüşleri olmayan toplumlar çözülmüş mahrum kalmışlardır hem dünyanın güzelliklerinden hem iç âlemlerinden.
İnsan tarifine ters düşendi öfke, cinayet, cinnet, şiddet, savaş, kavga…  Ruhları kirletendi. Fıtratın sevgi kardeşlik, dostluk, barış, adalet, paylaşma donanımını dinamitleyen zıt duygulardı. İnsan! Bunlara galip geldikçe insan, dünya! bunların yerine sevgi eksenli döndükçe dünya kalacaktı…
Büyüdükçe kirletilmemiş çocuk kalbiyle, aydınlanacaktı evren. Bölüşülebilecekti dünya savaşlar olmadan. Kan ve zülüm olmadan… Terörün kara yüzü almadan canları… Savcıları, öğretmenleri, vatan bekçilerini, özge Can’ları…
Kalplerinde merhamet filizleri ile büyüyen çocuklar doğanın doğasını koruyacaktı. Yaratılmışın en şereflisi idi insan hak ettiği bulabilen olmalıydı…
Biz izollu tepenin bağrındaki küçük bir okul olan hacı İbrahim ışık ilkokulundan 33 minikle bir vicdan hareketine önderlik ettik. Hayırda çığır açanlar birlikte yürüyenler takip edenler hepsi kıymetli idi toplumda da Allah katında da.
Kırmızı hayatın rengi olsun mesajına temsilen oluşturduğumuz kutucuklar yüzlerce çocuğa ulaşacak inşallah. Kırmızı objeler koyduk kalem,  çiçek, böcek, şeker. Kırmızıyı sevdik biz! kanı şiddette görmek dışında.
Kalplerin katılaşmaması adına bu farkındalığı tüm çocuklara ulaştırmak istedik. Belki bu algıyla yetişen çocuklar! Kan barut ve gözyaşından kurtaracak evreni. Öyle umut edip yürüdük sizlerin gönüllerine kadar.
 Sahip çıkıp yaptığımız işe, gönlünüzce destek vermenizi istiyoruz ki daha çok çocuğa ulaşma imkânımız olsun.
Mili Eğitim Müdürlüğümüze, Büyük Şehir Belediyemize, Todup üniversite gençleri işbirliği içerisinde başlanan bu öncü yürüyüşe başta güzel öğrencilerimin ailelerine, Nurcan berber müdürüme Hatice konuk ,Yunus şahin, Şule güven, Remzi kurt müdürlerime, belediyeden ihsan Gencay ve Mükremin yağbasan müdürlerime Todup’tan Kübra Güner, Hilmi can Polat kardeşlerime, bestelerimizi notaya döküp öğrencilerimizi canla başla çalıştıran Şinasi Evirgen, İrfan Yılmaz, Duygu Altun, Gül Karataş, Mehmet aslan, Özgür yücel, Orhan Öztürk, Cem Gökkaya öğretmenlerime, ve destek veren tüm arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Kırmızı sevginin dili olsun çiçekte böcekte doğada en güzel haliyle gördüğümüz kırmızı hep öyle kalsın. Barışın adaletin huzurun merhametin adı olsun ölümün değil acının değil…
Ve kırmızı umut olsun yarınlarımıza hayat dolu
Ve bir gün tüm evren boyanacak
kendi rengine
toprak kırmızısız
mavi barutsuz
sadece güller kırmızı
ve gelincikler...
ve bir gün tüm kainat
boyanacak kendi rengine
boyanacak
bilmeli!
fıtratın boyasıyla...
Kuşlar kanatlarına
kül değmeden uçacaklar
Bahar çiçekleri ağlamadan
Ağlamadan!
savaşın çocuklarına/
açacaklar...
Kelebekler yırtarken kozayı
dans edecekler
Mavinin kızlarıyla...
Denizler kabarsa da!
sebep neşeden...
balıklara eğlence sunacak...
boyanacak evren
boyanacak!
bilmeli
fıtratın boyasıyla...
Tohum çatlarken/ içtiği su
gözlerinden gelmeyecek
Ayaklar sızlamayacak
bastıkları yerlerde...
Avuçlar avuçlar!
nice avuçlar olacak
bitiştirilip açılmış Rahman' a
Ve bir gün tüm kainat boyanacak
bilmeli / evren kendi rengiyle...
Güller yeniden kıpkırmızı açacak
kan bulaşmadan
ve gelincikler tertemiz süsleyecekler
tarlaları
çocuklar vurulmadan...
kuşlar özgürce uçacak
tellere takılmadan...
Bir gün boyanacak evren
bilmeli
kendi rengiyle
...
NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ