Ümitvar olmak halk arasında genellikle “sonuç kötü olacak ama ümitvar olmakta da fayda vardır” gibi anlaşılır. “Kadere boyun eğeceğiz” derken bile sonucun kötü olacağını ama tahammül etmek gerektiği düşünür birçok insan. Oysa Allah’ın yarattığı, yaratacağı sonuç en güzel olandır; ümit orada hazırdır.
 
Dünya hayatındaki imtihanın içinde bir hikmet üzere yaratılan her ‘şey’mükemmeldir, hayırlıdır. İnsan kader dahilinde, sebepler dairesinde o sonuca doğru, dünyası ve ahireti için en mükemmel olana doğru ilerler. Kadere iman ve tevekkül budur.
 
İnsanı ümitsizliğe, üzüntü, keder, sıkıntı, stres ve öfkeye kapılmaktan, gelecek kaygısı, korku ve tedirginlik gibi zarar veren etkenlerden uzak tutan imanıdır.
 
İman, insanın sahip olabileceği en büyük nimettir. Bu nimete sahip olan insan, "... sapasağlam bir kulba yapışmıştır..." (Bakara Suresi, 256)
 
Bediüzzaman, imanın tükenmeyen bir ümit kaynağı olduğunu ve ümidin kendisine yeterli olduğunu şöyle ifade eder:
 
… İşte bütün ihtiyarlığımdan ve firak (ayrılık) belalarından gelen teessüratıma (üzüntülerime), bana nur-u iman tam kafi (yeterli) geldi; kırılmaz bir rica, kopmaz bir ümit, sönmez bir ziya, bitmez bir teselli verdi. Elbette sizlere ihtiyarlıktan gelen karanlık ve gaflet ve teessürat ve teellümata (tasalanmalara), iman kafi (yeterli) ve vafidir (elverişli)… (26. Lema, s.69)
 
Allah'ın rahmetinden umut kesmemek Allah'ın buyruğudur. Rahmetini umut etmek, Rabb'imizin her şeye güç yetiren olduğu gerçeğinin şuurunda olmaktır. Umut kesmek ise inanan insanın asla yaşamaması gereken bir ruh halidir.
 
Nasıl umut kesilir ki? Bizi yaratan, bize soluk aldıran, düşünme yeteneğini veren, görmemizi, işitmemizi, yürümemizi, koşmamızı sağlayan, sağlıklı yaşatan, güldüren, sayısız rızık bahşeden Yüce Allah'tır. O'nun rahmetini umut etmemek, tüm bu nimetleri görmezden gelmektir, nankörlüktür. Bir nimet kaybı sırasında bile Allah'tan umut kesilmemelidir.
 
Allah, sonsuz kudretiyle kuşkusuz her şeyin en mükemmelini ve en kusursuzunu yaratır. Zorluklardan kurtaracak, karanlıklardan aydınlıklara çıkaracak olan sadece O'dur. Her zorluğun ardından kolaylık verecektir.
 
Dünya hayatı inanan insan için eğitim sürecidir. Zorlukların imtihan için yaratıldığını, göstereceğimiz sabır ve tevekkülün güzelliklerle karşılık bulacağını unutmamalıyız. Mevlana'nın güzel ifadesiyle sopayla kilime vurmaktan amaç tozunu almaktır. Allah tozumuzu alır, bizi arındırır, neden kötü hissetmeli?
 
İnanan insanı diğerlerinden ayıran, yaşadığı zorluk zamanlarında sergilediği güzel ahlaktır, zorlu olayların ardındaki hayrı beklemektir. Her imtihan Rabb'ine olan aşkını, sadakatini ve ahde vefasını kanıtlama fırsatıdır.
 
Dünya hayatını güzelleştiren imandır. İman neşe ve huzurdur; gerçek kurtuluşa vesiledir.
 
Artık iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; Rableri onları Kendi rahmetine sokar. İşte apaçık olan 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur. (Casiye Suresi, 30)