İŞTE O YAZI:
Neresinden başlayalım, acının bir başı, bir sonu var mıdır? Ateş düştüğü yeri yakıyor, düşemediği yeri dağlıyor. Dağlandık. Artık daha keskiniz.
İnsanımız insanlıktan çıkanlara karşı büyük bir mücadele veriyor. Ailelerimiz canından çok sevdiği evlatlarını şehit veriyor. Milletimiz her şeye rağmen dirayetli bir şekilde durmaya çalışıyor. Devletimiz elindeki tüm imkânlarla kötülüğü yok etmeye, iyiliği çoğaltmaya çalışıyor. Ne için? Biz bu vatandan vazgeçmeyeceğiz demek için.
Vazgeçmek için elimizde çok fazla şeyin olması gerekmektedir, bizim bu vatandan ve imanımızdan başka bir şeyimiz yoktur.
Allah biliyor ya, Türkiye, son şansımızdır. Türkiye, son kozumuzdur. Türkiye, çatışmanın ortasında son kurşunumuzdur. Kafamıza mı sıkalım? İşte biz bu yüzden bu vatandan vazgeçmeyeceğiz.
Kurşun demişken, geçtiğimiz hafta Sakarya Üniversitesi Ayasofya Hanımlar Topluluğu’nun daveti ve organizasyonu ile gerçekleştirilen bir söyleşide hasbihal ederken “Kurşunla kazanılan zaferler gelip geçer, kültür mermileriyle kazanılan zaferler kalır.” demiştik. Evet, hafta sonu Ankara’da patlatılan bombaya rağmen bunu demeye devam ediyorum. Canlı bombalarla, saldırılarla veyahut bir başka teröristlikle ile istedikleri, bizim kültür mermileri yerine gerçek kurşunlarla mücadele etmemizi istediklerindendir. Çünkü kötüler biliyorlar ki, terörün tarafları hiçbir zaman kazanmaz. Terörü koordine edenler kazanır.
Son yıllarda ülkemizde çok farklı şeyler oldu, terörü savunmak meşrulaştı. PKK’nın terör eylemlerini haklı bir mücadele gibi görüp, açıktan savunanlar ortaya çıktı. PKK yanlısı olduğu apaçık belli olan dernekler, vakıflar, televizyonlar, radyolar, gazeteler ve internet siteleri kuruldu. Hâlen yayın hayatına devam etmekteler.
Devletin imkânlarını kullanarak, devlete karşı soysuz bir mücadele içinde olanlar var. Devlet, kendine tehdit oluşturan unsur olarak sadece dağdaki, kırdaki teröristi mi dikkate almalı? İstanbul’un herhangi bir ilçesindeki, herhangi bir dernekte sürekli terörist yetiştirilmesine göz mü yummalı?
Dağdaki, kırdaki, doğudaki ya da batıdaki teröristi etkisiz hâle getirebiliriz.  Ocaklar söndüren terörün ocağını söndürmezsek terörü bitiremeyiz. Terörün ocağı bugün üniversitelerimizdedir. Terörün ocağı bugün büyükşehirlerimizdedir. Terörün ocağı bugün kimi vakıflarda, kimi derneklerdedir. Bir an önce bu terör ocakları söndürülmelidir. Çünkü onlar kendi kültürel mermilerini her gün henüz toy zihinlere sıkıyorlar. O taptaze toy zihinler terörle zehirleniyorlar.
Bu terör ocakları olarak faaliyet gösteren vakıf ve derneklere aktarılan paralar, yerli ve millî birlikteliğimize katkı sunacak vakıf ve derneklere ‘yerli ve millî nesil’ yetiştirme projesi kapsamında aktarılmalı ve gerekli denetimler yapılmalıdır.
Ayrıca, terörist cenazeleri noktasında ciddi bir çalışma yapılarak, işin uygunluğu çerçevesinde, terörist cenazeleri ailelerine verilmemeli, herhangi bir dinî ritüel gerçekleştirilmesine müsaade edilmeden kimsesizler ya da ‘hainler mezarlığı’na gömülmelidir. Çünkü terörün ve teröristin dini olmaz. Çünkü terörün ve teröristin kamuya mâl olmasına izin verilemez. Eğer bu çalışma uygulanırsa, çocuğunun terörist olmasına müsaade eden aileler de artık vazgeçecektir. Çünkü evladının mezarından mahrum kalmayı hiçbir anne baba istemez. Fakat birileri bunu yaşamalı ki, bu vatanın asıl ve asil sahipleri olan vatansever aileler artık evlat acısı yaşamasın.
Unutulmasın, biz imanı için yaşayan bir milletiz. Vatan sevgimiz de imandandır.
- See more at: http://kulturgundemi.com/recep-terler/biz-bu-vatandan-vazgecmeyecegiz-yazi-25119#sthash.27KXMawe.dpuf