İsrail kaçırılan üç askerini bahane ederek Gazze’ye ramazan ayında havadan bombalarla sağnak sağnak ölüm yağdırmaya başladı. Bununla da hızını alamadı askeri birliklerle kara harekatı başlattı. Bilinen şu ki din düşmanları Müslümanlara ramazanı ve bayramı zehir etmek için özellikle ramazan ayında saldırılar düzenlerler. Bu ramazan ayında da kendilerine yakışanı yaptılar.
İsrail’in tahrif edilmiş kitabı tevratta dünyada sadece Yahudilerin insan oldukları diğerlerinin hayvan hükmünde olduğu yazılı. Bunu okuyup amel eden hastalıklı Yahudiler güçleri Filistinlilere yettiği için tüm kin ve nefretleriyle taş üstünde taş bırakmadan Gazze’deki evleri bombalıyor, kadın, çocuk, engelli, yaşlı ayrıt etmeksizin tüm sivilleri sistematik bir biçimde katlediyorlar. Öyle ki ölenler arasında beş aylık bebekler,iki yaşında çocuklarda var. İsrail uluslararası antlaşmaları ve insan haklarını yok sayarak, Uluslar arası ilkeleri elinin tersi ile iterek tanımıyor ve BM'nin aldığı kararların hiçbirini uygulamıyor.
Kendisine kukla olmayan halkının desteğiyle ülkesini yöneten İslam ülkelerindeki idarelere karşı en ufak bir olumsuzlukta bir araya gelip mikroskopla delil arayarak insan hakları mahkemesinde mahkum ettiren haçlı zihniyet, konu şımarık İsrail olunca gözüne perde iniyor,gözünün önünde yapılan vahşeti ve insan hakları ihlallerini görmeden, İsrail kendisini müdafaa ediyor diyebiliyor.
Ordusunu hiçbir ahlaki insani ve vicdani argümana sahip olmayan gözü dönmüş vahşi katillerden oluşturan İsrail ölüm korkusundan habersiz tamamen çocuk masumiyetiyle sahilde top oynayan çocukları hedef seçip öldürüyor. Küçücük çocukların bağırsakları deşiliyor, beyinleri patlatılıyor. İsrail bu çocukların ölümüyle askerlerinin gözü dönmüş canilerden oluştuğunu cümle aleme gösterdi.Sahilde top oynayan çocukların öldürülme anını dünyaya duyuran gazeteci bu haberle İsrail’in karizmasını çizmişti. Gazeteci bundan dolayı cezalandırıldı ve başka bir meçhule sürüldü.
Filistinlileri hatta kendileri dışında tüm insanlığı yok etmeye ayarlanmış siyonistler kin ve nefrette sınır tanımayarak bastırdıkları tişörtlerde Filistinli hamile bir kadını işaret ederek “Ateş et bir kurşunla iki kişiyi öldür” sloganını kullanıyorlar. İsrailli bir kadın demeye dilim varmıyor neticede kendiside bir gün anne olacak bir zavallı milletvekilinin ölen çocukların ardından annelerinin de ölmesi gerektiği yönündeki zırvaları Yahudilerin barbarlıklarının en bariz bir göstergesi değil midir? Bugün aslında Gazze’de ölen sadece Filistinliler değil, Gazze’de ölen insanlık, Gazze’de ölen vicdan, Gazze’de ölen masumiyet…
Türkiye, Fransa, İngiltere, Kosova, Almanya, İspanya, Güney Afrika, Yemen, Tunus, Ürdün, Hindistan, Çin, ABD, Güney Kore ve Yunanistan ve İsrail’in de aralarında bulunduğu çok sayıda ülkede, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları protesto edildi. İsrail büyükelçilikleri önünde toplanan insanlar Gazze saldırısını kınadı. Bu saldırılar karşısında Ülkelerin yönetimleri destek vermese de Müslüman olsun olmasın, insanlık adına vicdanı olan herkes kıyamda kalarak Gazze’ye destek veriyor. Sivil kıyam ve İsrail mallarını boykot İsraili zor durumda bırakacak gibi görünüyor.
Gazze’nin havadan, denizden ve karadan uğradığı saldırıyı en güçlü bir şekilde eleştiren ülke Türkiye oldu. Bu saldırılılar karşısında İslam ülkeleri suspus olurken, başbakanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan dünya liderlerine vicdan dersi vererek, bu saldırının kalleşçe olduğunu, Hamas’ın dışlanmak istendiğini İsrail’in terör devleti olduğunu ve soykırım yaptığını dünyaya haykırdı. Keşke diğer liderlerde dünyayı sevdikleri kadar ölümü sevebilseler, insanlardan kokacaklarına Allahtan korksalar ve zulme karşı tek yürek olabilselerdi, İsrail ve onun gibiler Vandallık ve eşkıyalık yapmaya cesaret edemezlerdi.
İstiklal marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş;
Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem,
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu…