Sahabelerin çok ayrı özel bir yeri vardır biz Müslümanların nezdinde, peygamberlerden sonra insanların en üstünleridir sahabeler…
 
 En yakınları, aileleri, akrabaları, eş dostları tarafından hor görülüp, dışlandılar onlar.
 
İslamiyet onların vesilesiyle dünyaya yayılmıştır. O mübarek insanlar İslami yaymak için memleketlerini, mallarını, çoluk çocuklarını, bırakıp dünyanın dört biryanına dağılmışlardır.
 
Birçok insan Peygamberimiz (sav)’in hayatını, sahabelerimizin kahramanlıklarını detaylarıyla okur, onları takdir eder, üstün ahlaklarına övgüler yağdırır, cesaretlerini, atak ve itidalli, hiç kimseden çekinmeyen, korkmayan, asla yılmayan, her türlü zorluğa göğüs geren tavırlarını dilden dile anlatır. Bu kişiler, Allah'ın sevdiği, cennetinde ağırlayacağını müjdelediği insanlardır. Çünkü hayatları boyunca iyilik ve dürüstlük konusunda gözü kara davranmışlardır.
 
Hep düşünürüm acaba peygamberimiz zamanında yaşasaydık ilk başlarda çok az kişinin desteklediği peygamberimize mi katılır! Yoksa çoğunluğa mı inanırdık? Sahabelere katılıp onların safında olabilir miydik?
 
Şimdi bu asırdan katılırdık diyenler çok olur eminim, çünkü asrımızdan bunu söylemek çok kolay!
 
Örneğin: Mus’ab bin Umeyr Uhud Savaşı’nda bu savaşta bir kılıç darbesiyle sağ kolunu kaybetmesinin ardından sancağı sol koluna almış, ikinci bir kılıç yarasıyla sol kolunu da kaybedince bu haliyle kendisini Peygamberimiz (sav)'e siper yapmıştır. Peygamberimiz (sav)'i korurken vücuduna saplanan bir mızrak ile ise şehit olmuştur.
 
 
Ancak bugün müminlere düşen, sadece geçmişte yaşamış bu mübarek insanların hayatlarını anlatmak değil, onları örnek almak ve her an onlar gibi davranmaktır.
 
Her mümin, Kuran'da örnek gösterilen peygamberlerin, onlarla birlikte olan Salih insanların ahlakına ulaşmak için birbiriyle yarış halinde olmalıdır.
 
Son günlerde ekranlarda karşılaştığımız orta doğu ülkelerinde Müslüman mazlum insanlar öldürülmekte, annelerin kucağında kundağa sarılı bebekler yerine, kefene sarılı bebekler yatmakta ve bu acı tabloya çoğu ülkeler seyirci kalmaktadır.    
                                           
Peygamberlerin ve sahabenin ahlakını düşünelim…
 
Sıcakta, çölde, açlıkta, yoklukta her türlü zorluğa rağmen fedakar olan, egoist ve bencil olmayan, kendisinden önce Müslüman arkadaşlarını, kardeşlerini düşünen insanlardı..
 
Müminler sevgide, şefkatte, merhamette tek vücut gibidirler, O vücut dan bir parça hastalandığında diğerleri ona yardıma koşarlar ateşine ve uykusuzluğuna katılırlar."diyor peygamberimiz!
 (Buhari, Hadis no 5665)
                                                                                                             
PEKİ, SAHABELER ŞU AN YAŞAMIŞ OLSALARDI YAŞANAN BU ZULÜMLERE SEYİRCİ KALIRLARMIYDI?
 
Şu an müminlerin hali daha da perişan şimdi halimize bakalım ne yapıyoruz onlar için ?
 
İçinde bulunduğumuz bu dönem, kendi derdine düşmenin vakti değil, diğer insanlar için de ciddi bir çaba göstermenin vaktidir. İslam coğrafyasındaki fitne çok büyük; gücümüzün yettiğinin en fazlasıyla durdurmak, olumsuz etkilerini azaltmakla sorumluyuz inşallah..
Kötülüğün, kan dökücülüğün, zalimliğin böylesine şiddetlendiği, zayıf bırakılmış kadınların, çocukların bir yardım eden beklediği bu yüzyılda müminlerin her türlü zorlukta, sıkıntıda, her şart ve durumda birbirlerinin yardımına koşmaları gerekmektedir.
 
 
Allah bu ayette Müslümanların, mazlum ve suçsuzların katliamlarına neden seyirci kalındığını sormuştur.
 
(size ne oluyor ki rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli koruyucu sahip gönder, bize katından bir yardım eden yolla diyen erkekler kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? 4/75)                                                                                                                                                                                                                  
 
Allah Müslümanların birlik olup mücadele etmesini istemektedir.  Aksi takdirde vicdan sahibi herkes bu dünya hayatında tanık olduğu kötülüklerden, bozgunculuklardan, kavga ve savaşlardan bütün zulüm gören müminlerden sorumludur!
  
Allah Müslümanlardan şöyle bahseder; 
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                (Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.42/39)
 
(Şüphesiz Allah kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever 61/4)
 
İŞTE ONLAR HAYIRLARDA YARIŞMAKTADIRLAR VE ONLAR BUNDAN DOLAYI ÖNE GEÇMEKTEDİRLER. Mümin süresi 61)     
                                                                                                                                                                                                                                                                                                           
Sahabeler gösterdikleri gayret ve mücadelede dönemlerinin en üstünü olmuşlardır. Öyleyse bizlerde yapacağımız gayret ve mücadelede sahabelerin hayatlarından örnek almamız gerekmektedir.
 
Üstelik bu devirde mücadele etmek, tebliğ yapmak bir tuşa basmak kadar kolaydır. Teknoloji ve internet vasıtasıyla mesafeler kısa iletişim hızlıdır.
 
İstenilirse Salih amellerle, İslama yaptığımız hizmetlerle asrın seçilmişleri olabiliriz yeter ki Allah’ın rızasını gözeterek elimizden geldiğince çaba sarf edelim.
 
Allah her anımızın, iyilik ve güzellik için çalıştığımız, Salih amellerle dolu bir yaşam nasip etsin tüm kardeşlerimize inşallah.
 
ASRIN SAHABELERİ OLMAK DİLEĞİYLE İNŞAALAH SELAMLAR..