Lütfen bu öğütleri dinleyelim. Dinlemekle kalmayalım belleğimize kaydedelim. Bununla da kalmayalım, toplumda tanıdığımız böyle kimselere ulaşalım.
 
Gönül kırmadan, incitmeden, nazik bir şekilde, asla kötü bir söz veya fiile girişmeden uyaralım. Uyarma görevimiz olduğunu unutmayalım. Sizler camiye gelip sohbet dinleyebiliyor ve bu sohbetten almış olduğunuz feyiz ile hayatınızın güzelleştirmesine yardımcı olabiliyorsunuz.
 
Ancak buralar gelememiş, bir sohbet ortamında bulunamamış, çocukluğundan beri hep yanlış işlerle olduğundan dolayı iyi bir arkadaş edinememiş nice genç kardeşlerimiz var. Lütfen onları unutmayalım. Şu an bizleri dinleyen bütün kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Lütfen çocuklarımızı ve gençlerimizi ihmal etmeyelim.
 
Arkadaş kişinin kim olduğunun, nasıl bir yaşam içerisinde olduğunun, nasıl bir ruh haleti içerisinde bulunduğunun en büyük ispatıdır.

“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” ifadesi konumuzu ne güzelde açıklamaktadır. Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) tam bu noktada bir hadisini beraber hatırlayalım.

Ebu Hureyre (r.a.) aktarılan bir hadiste şöyle buyuruyor, Gönüllerimizin Sultanı (s.a.s.)


وعن أبي  هريرة رضي اللَّه عنه أَن النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « الرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ ، فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكمْ مَنْ يُخَالِلُ

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O halde her biriniz  dost edineceği kişiye dikkat etsin!”(5)  

Çocuklarımızın hangi durumda olduklarını öğrenmek isteyen ana-babalar lütfen çocuklarınızın arkadaşlarına bakınız. Kiminle oturup kalkıyor.
 
Bize çok güzel sözlerle gelebilir çocuklarımız. Çok güzel davranışlarla bizi avutabilir çocuklarımız. Onların hangi ruh halinde olduklarını, yapmış oldukları davranışların samimi mi? Veya aldatıcı mı? Olduğunun en büyük anlaşılır yanı arkadaşlarıdır. Çocuklarımızın birlikte olduğu arkadaşlar eğer ahlaki güzellikler içerisinde ise elbette bu husus çocuğumuza yansıyacaktır.
 
Ancak kötü ahlaklı olan arkadaşlar elinde çocuklarımız, ne kadar iyi olsalar da, ne kadar kendilerine güvensek de, “benim çocuğuma bir şey olmaz” desek de zamanla kötülüğe doğru akıp gideceklerdir.
 
Bu hususu şöyle bir benzetmeyle aktaralım. Ahlakı güzel olan bir topluluk gül bahçesine benzer. Oraya girenlere hep gül kokusu gelir. Ahlakı kötü olan topluluklar ise içerisinde pis kokuların bulunduğu bir çukura benzer. Oraya girenler iyi bile olsa üzerlerine pislik bulaşır.
 
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizin hadisi şerifi bizlere ne kadar güzel bir tavsiye vermektedir. Güzeller güzeli (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır.
 
إِنَّما مثَلُ الجلِيس الصَّالِـحِ وَجَلِيسِ السُّوءِ . كَحَامِلِ المِسْكِ ، وَنَافِخِ الْكِيرِ ، فَحامِلُ المِسْكِ ، إِمَّا أَنْ يُحْذِيَكَ ، وَإِمَّا أَنْ تَبْتَاعَ مِنْهُ وَإِمَّا أَنْ تَجِدَ مِنْهُ ريحاً طيِّبةً . ونَافخُ الكيرِ إِمَّا أَن يحْرِقَ ثيابَكَ وإمَّا أنْ تجِدَ مِنْهُ ريحاً مُنْتِنَةً

“İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer: Misk satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar meccanen verir ya  sen satın alırsın, ya da (hiç değilse onunla beraber olduğun sürece) güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise, ya  elbiseni yakar ya da (en azından) körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.”(6)

MEHMET EMİN YAĞMUR